11. Sınıf Felsefe Tarama Testi Test 7

%%PERCENTAGE%%
Doğru Sayısı: %%SCORE%%
Yanlış Sayısı: %%WRONG_ANSWERS%%
Boş Sayısı: %%BOS%%

Soru 1

Felsefenin tarihsel gelişimi üzerine düşünceler üreten Mübahat Türker Küyel, kültürler arasında Türk kültürünün yeri ve önemi üzerinde durmuştur. “Felsefenin doğuşunun nedeni doğaya duyulan saygılı bir şaşkınlıktır.” diyen Küyel, felsefenin doğup gelişmesini Yunan medeniyetinin bir ürünü olarak görmez. Çünkü günümüze kadar Batı ve Antik Yunan kültürü araştırılmakta, sadece bu kültürlerin önemine değinilmekteydi. Küyel, bu yargıyı kırmakla Türk kültürünün ne kadar eski ve zengin olduğunu, bu kültürler haricinde Türk kültürünün de dünya kültürlerine büyük katkısı bulunduğunu araştırmalarıyla göstermektedir. Öyleki Küyel, Türk düşüncesini Mezopotamya ve Sümer düşüncesiyle ilişkilendirerek aralarında anlamlı bir bağlantı olduğunu belirtir.

Bu parçaya göre;

I. Türk düşünce kültürü Antik Yunan medeniyetinin etkisinde kalmıştır.
II. Felsefenin Antik Yunan medeniyetinde doğması, bu medeniyeti daha değerli kılmıştır.
III. Türk kültürü, tarihi bağlarıyla dünya kültürlerini etkilemiştir.

ifadelerinden hangilerine ulaşılabilir?

A
Yalnız I
B
Yalnız II
C
Yalnız III
D
I ve III
E
I, II ve III
Soru 2

J. J. Rousseau, “Toplum Sözleşmesi” adlı eserinde “İnsan özgür doğar ama kendini zincire bağlanmış olarak bulur.” der. Devletin yasalarına itaat ederken aynı zamanda birlikte özgür yaşamanın olanağını sorgular. İnsanın özgürlüğü sorununun çözümünü Rousseau, bireyin kendisini bütün haklarıyla toplumun tümüne bağlamasında bulur. Bütünün iyiliğini göz önünde bulunduran bir duyguyla ve siyasi bilinçle topluma bağlanan birey, kaybettiği doğal özgürlüğünün yerine yasal özgürlüğü koyabilecektir.

Buna göre, Rousseau için bireyin özgürlüğü aşağıdaki koşullardan hangisiyle sağlanabilir?

A
Toplumsal sözleşmeden vazgeçip doğal durumuna dönülmesiyle
B
Toplumda kötülüğe yol açan unsurların ortadan kaldırılmasıyla
C
Kişinin yalnızca kendi isteklerini gerçekleştirmesiyle
D
Bireyin genel iradeye bağlanıp düzenli bir bütün oluşturulmasıyla
E
Bireyin temel haklarından vazgeçmesiyle
Soru 3

Anthony Giddens’a göre modernlik, modern toplumu anlatan temsili bir kavram olmakla birlikte, 17. yüzyılda Avrupa’da başlayan ve sonraları neredeyse bütün dünyayı etkisi altına alan toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimlerine işaret eder. Modernlik toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel bağlamda vuku bulan küresel ölçekli bir fenomendir. Örneğin Fransız İhtilali, siyasal alanda çarpıcı değişikliklere neden olmuştur. Özgürlük ve eşitlik gibi dünyevi idealler doğrultusunda eski toplumsal düzenin ortadan kaldırılabileceği görülmüş ve bu idealler doğrultusunda siyasi bir değişim iklimi yaşanmıştır. Bugün, gerçek siyasi nitelikleri ne olursa olsun, yöneticileri tarafından yönetim biçiminin “demokrasi” olduğunu ilan etmeyen çok az devlet kalmıştır. Kamuoyunda demokratik olmayan kurumların saygın bulunmaması, demokratik kurumlarda meydana gelen bozulmaların çabuk fark edilmesi ve tepkiyle karşılanması Fransız İhtilali’nin bu küresel etkisinin bir sonucudur.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A
Siyasal alanda kötü yönetimi yaşamayan toplumlar iyinin değerini bilemez.
B
Modernizmle birlikte saygınlığın göreceli bir kavram olduğu anlaşılmıştır.
C
Her çağın küresel ölçüde yaygınlaşan bir ideal siyasal düzen anlayışı vardır.
D
Demokratik kurumlar toplumsal refah ve huzurunun güvencesidir.
E
Demokrasi, modernizmin siyasal düzen idealinin küreselleşmesiyle yaygınlaşmıştır.
Soru 4

18. yüzyıl felsefesinde bilginin kaynağı üzerine yapılan tartışmalar, özellikle felsefenin iki ana akımı olan rasyonalizm ve empirizm üzerinden temellendirilir. Rasyonalizm, bilginin hiçbir deneye ve gözleme dayanmayan salt akılla oluştuğunu belirtirken, empirizm bilginin deneyden çıkan ve deneye bağlı olandan oluştuğunu ileri sürer. Bu iki görüşü uzlaştırmaya çalışan kritisizm görüşü ise bilginin akıl ve deneyle oluştuğu görüşündedir.

Aşağıdakilerden hangisi parçada verilen görüşlerden herhangi birine uygun değildir?

A
Descartes, kendisinden asla şüphe duyulmayacak ve başka bilgilere de temel olabilecek açık seçik bilgi arar. Metodik bir şüpheciliği benimseyen Descartes, “Düşünüyorum, o hâlde varım.” önermesine ulaştığında kesin bilginin kaynağına da ulaşmıştır.
B
J. Locke, insanın duyu organları vasıtasıyla kendi zihninin dışında bulunan dış dünyadan bir takım izlenimleri ve bu izlenimlerden oluşan fikirleri tasarlayarak bilgi edindiğini savunur. Ona göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır.
C
Hegel, varlığın ve bilginin yasalarına diyalektik yasalar ismini vermiştir. Ona göre hareketin ve yaşamın temelinde çelişme ve değişme vardır. Bunu da tez, antitez ve sentez kavramlarıyla açıklar. Bu açılımın sonunda da varlık, ”Mutlak Ruh” ismini verdiği sonsuz varlığa yönelir. Böylelikle Hegel, idea gelişim aşamasını tamamlayarak varlık dünyasını düşünsel bir şekilde kavramış olur. Ona göre akılsal olan gerçek, gerçek olan ise akılsal olandır.
D
Kant’a göre zihnin listeleyen, kodlayan ve dünyadan anlam çıkaran “kavram kategorileri” vardır. Bu nokta da Kant, “Algısız kavramlar boş, kavramsız algılar kördür.” der.
E
W. James’e göre gerçeklik ve doğruluk insanın bakış açısından, kanaatlerinden, dolayısıyla da eylemlerinden bağımsız değildir. Bundan dolayı W. James gerçeklik, doğruluk ve insan eylemlerinin sonuçlarını, sağladığı başarı ve yararla değerlendirir.
Soru 5

Kant 1795 yılında yazdığı “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme” adlı eserinde ebedi barışın sağlanmasında ön koşulları sıralar. Kant içinde gizli bir şekilde savaş nedeni bulunan hiçbir anlaşma barış anlaşması sayılmaz, der. Bu nedenle barış demek sadece saldırgan tutumun sonlandırılması değil, gizli amaçlar ile örtülü planların yapılmaması da demektir.

Buna göre, Kant edebi barışın sağlanma koşulunu aşağıdakilerden hangisine bağlamış olabilir?

A
Farklılıkların ortadan kaldırılıp ortak bir kültürün oluşturulmasına
B
Toplumların ahlak ve hukuk üzerine inşa edilmesine
C
Bilimlerin geliştiği bir bilgi toplumunun oluşturulmasına
D
Akıl ve vicdana değer verecek şekilde tüm insanların eğitilmesine
E
Demokrasi bilinci kazandırılmış bir toplumun varlığına
Soru 6

Aristoteles’in “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde; “Bazıları almada aşırıya kaçarlar, bazıları ise vermede eksik kalırlar. Nitekim hasis, nekes, pinti gibi sözcüklerle adlandırılanların tümü vermede eksik kalırlar. Doğal olarak da cömertliğe karşıt olanın cimrilik olduğu söyleniyor çünkü o, savurganlıktan daha büyük kötülüktür ve insanı çok daha fazla yanlışa götürür.”

Buna göre, insan eylemlerinde uyulması gereken temel prensip aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

A
İhtiyacı olana, hesapsız olarak vermek
B
Kişisel faydayı göz önünde tutmak
C
Eylemlerde iki aşırı uç arasında ölçülü, orta olmak
D
Savurgan olmadan çok, cimrilik yapmak
E
Eylemlerde cömert olmak
Soru 7

Didim’e her gittiğimde Thales’i ana madde arayışına götüren nedenle ilgili düşünür dururum. Orada eskilerin abıhayat dediği sudan kana kana içtiğim de, bahçemde yapraklarıyla konuşan ağaçların daha çeşmenin sesini duymasıyla sanki “önce bana önce bana” dediklerini hissettiğimde Thales aklıma gelir. “Suyun varlığa can vermesi onu heyecanlandırmış olmalı.” derim sonra. Ona, “felsefenin babası” denmesinin nedeni ne idi? Arkhe olarak suyu işaret etmesi miydi? Bence bu değildi onu felsefenin babası kılan. Ana maddeyi “su” olarak ifade etmesinden çok, var olana bir temel neden arama arzusu bence onu ilk filozof kılmıştı. O, bu yüzden, insanlara alışılmadık bir bakış getirdiği için, belki sevenlerinden yarısını
kaybetmişti fakat diğer yarısının ve gelecek nesillerin sevgisini kazanmıştı.

Bu parçada yazar Thales’in ilk filozof kabul edilmesini hangi özelliğiyle açıklamaktadır?

A
Tüm varlıkların gereksinim duyduğu bir maddeyi arkhe kabul etmesine
B
İnsan için suyun önemini vurgulamasına
C
Çokluğa bir ilk neden arama düşüncesine
D
Varlığı birden çok ana maddeye dayandırmasına
E
Nehirlere olan hayranlığına
Soru 8

Kime taş atılsa kendini meyveli ağaç sanıyor. Anlaşılan “Meyveli ağaç taşlanır.” atasözü doğruluğundan kuşku duyulmaz bir akli ilke kabul ediliyor. Hâlbuki ağaç mıdır sadece taşlanan? Küçükken şekeri paylaşmayan arkadaşının camını hınzırca taşlayan ya da evde bulamadığı komşusunun camına nazikçe taş atan, sıkıldığında denize, göle fırlatılan taşlar. Sana, senin duyuna, sana göre görünen başka bir duyuya başka şekilde görünür. Niyete göre değişir atılan taş. Öyle değil mi?

Bu parça hangi iki felsefi düşünce arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır?

A
Sokratesçi rasyonalist okul - Sofist öğreti
B
Parmenidesçi birlik fikri - Stoa felsefesi
C
Demokritos’un atom öğretisi - Epiküryen felsefe
D
İdealizm - Realizm felsefeleri
E
Birlik - Çokluk felsefeleri
Soru 9

Bakmayın her medeniyetin felsefeyi kendileri ile başlatmasına. Nasrettin Hoca’nın, eski aylardan kesip kesip yıldız yapması gibi değildir bilginin, felsefenin tarihi. Bilgi; Mısır, Hint, Mezopotamya, Fars, İslam ve öteki medeniyet ve kültürlerden süzüle süzüle âdeta coşkun akan bir ırmak gibi Antik Yunan’a gelmiştir. Bu süreğenliğin felsefe ismi ile bir çerçeveye kavuşması Antik Yunan filozoflarına nasip olmuştur.

Bu parçadan Eski Çağ medeniyetlerinin felsefeye katkısı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A
Felsefenin doğuşu Antik Yunan ile olmuştur.
B
Felsefe, eski medeniyetlerin en önemli uğraşıdır.
C
Bilginin ve felsefenin gelişimi süreğendir.
D
Felsefeye en büyük katkı Mısırlı’lar ile olmuştur.
E
Mezopotamya medeniyetleri felsefenin doğuşuna katkıda bulunmuştur.
Soru 10

- Bir sofist, ruhun beslenmesi için gerekli zahireyi satan bir çeşit tacir değil midir? Bence öyledir.

- Ama ruh neyle beslenir Sokrates?

- Sanırım bilimlerle; bu yüzden dostum, Sofistin malını överken, beden besinlerini alıp satan toptancılar, perakendeciler gibi bizi aldatmasından çekinmeliyiz. Gerçekten de tüccarlar, sattıkları zahirenin bedene yararlı mı zararlı mı olduğunu bilmez, gene de onları övmekten geri kalmazlar; alıcılar da, beden eğitimi öğretmeni ya da hekim değillerse, onlar da fazla bilmezler bunu. Toptan ya da perakende bilgi satmak için şehir şehir dolaşanların durumu da aynıdır; sattıkları her şeyi, meslekten olmayanlara övmek fırsatını hiç kaçırmazlar. Sen bu mallar içinde daha yararlı ya da zararlı olanları
ayırt edebiliyorsan, Protagoras ya da bir başkasından korkmadan bilgi satın alabilirsin; yok ayırt edemiyorsan, en değerli şeyini bir zar atışına bağlamaktan çekin, sevgili delikanlı; bilgi satın almak, besin satın almaktan çok daha tehlikelidir çünkü.

Bu diyalogda anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A
Kişinin bilgi edinme sürecinde yararlı ve zararlı olan hakkında bilinç sahibi olması gerekir.
B
Doğru bilgiye ulaşmak için deneyim yeterlidir.
C
Sofistler, bilginin akıl ile değerlendirilerek benimsenmesini salık vermektedir.
D
Bilgi insana doğuşunda ikram edilmiş değerli bir şeydir.
E
Daha yararlı ya da zararlı olan bilgiye güçlü hitabetle erişilmektedir.
Üyelerimiz test çözdükçe puan kazanmakta ve kazandığı puanlarla ücretsiz kitaplar alabilmektedir. Şu an üye girişi yapmadığınız için puan kazanamayacaksınız.
SINAVI BİTİR
Toplam 10 Soru.
Liste
Geri dön
Tamamlananlar işaretlendi.
12345
678910
Son
Geri dön



Bildir

Test İstatistikleri (Ortalama)

Başarı Tablosu

İsim Soyisim Doğru Yanlış Süre
Takip Et
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör