KILIÇ BALIĞI

Kılıç balığı, okyanusların sıcak ve ılıman bölgele­rinde yaşayan bir balıktır. 600 metre derinlikte yaşayabilir. Ortalama uzunluğu 1,80-3,30 metre arasında değişir. Ortalama ağırlığı ise 45 ila 140 kilogram arasındadır. Aşırı avlanma yüzünden nesli tükenmek üzere olan kılıç balığının avı, zıp­kınla gerçekleştirilir. Avlanması tehlikeli ve zor­dur. Ortalama 30 yıl kadar yaşarlar.

KALKAN

Kalkan balıklarının vücutları üstten daire görünümlü ve biraz bombelidir. Alt tarafları tamamen düzdür. Derisi pulsuz fakat küçük kemiksi yum­rularla kaplıdır. Gözleri vücudunun sol tarafında bulunur. Sırt yüzgeci gözlerinin önünden başlar. 30 yıla kadar, yaşayanları vardır. Boyları ortalama 40-65 cm arasındadırlar. Maksimum 100 cm boya kadar ulaşırlar. Denizin dibinde yaşayan küçük balıklar, yengeçler ve diğer küçük deniz canlıları ile beslenir.

Bu metinde bahsedilen balıkların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?

Düştüğümüzde acıyan yerimizi şefkatle tutan el, sevgiyle sıvazlanan bir omuz, yürekten gelen kocaman bir sarılma bizi iyileştiriyor. Özgüvenimiz artıyor, acı ve ağrılarımız azalıyor; kin, öfke, nefret duyguları yerini sevgiye bırakı­yor. Aklın yanı sıra yürek algılaması artıyor ve her şey çok daha güzel, çok daha yaşanası olu­yor. Sevgi dolu, küçük bir dokunuşun böylesi güçlü etkileri olduğunu unutmamalıyız.

Bu paragrafa en uygun başlık aşağıdakiler­den hangisidir?

Akıllı telefon kullanımı günden güne yaygınla­şırken birtakım poblemleri de beraberinde getiriyor. Tatildesiniz ama bir yandan da uyanır uyanmaz iş yerinize ait e-postalarınızı kontrol etmek istiyorsunuz. Kaldığınız otelde kablosuz İnternet yoksa veya cep telefonunuz çekmiyorsa telaşlanıyorsunuz. Telefonunuzun pili azalmışsa huysuzlanıyor, cep telefonunuzdan takipçisi olduğunuz sitelere giremiyorsanız sinirleniyorsunuz. Bunların hepsi, cep telefonu bağımlılığının yarattığı “sürekli erişilebilir olma” stresinin tipik işaretleri. Birçok gözlemci, bu sendromdan giderek daha fazla kaygı duy­maya başladı çünkü bu durumu yaşayan kişi sayısı hiç de azımsanamayacak seviyede.

Bu paragrafın konusu aşağıdakilerden han­gisidir?

Batı’da yaşanan ekonomik sıkıntılar, işletme­leri ve işletme çalışanlarını olumsuz etkiledi. İşçi sayısı azaltıldı, iş yükü ise artırıldı. Sayısı azaltılan çalışanlardan çok daha fazla verim beklendi. Bu beklenti de pek çok çalışanın tükenme noktasına gelmesine, işle ilgili endişelerinin artmasına neden oldu. Daha da önemlisi stres ve uykusuz geceler yüzünden çalışanların sağlığı tehlikeye girdi.

Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdaki­lerden hangisidir?

Denize dönmek istiyorum

Mavi aynasında suların

Boy verip görünmek istiyorum

Denize dönmek istiyorum

Gemiler gider aydın ufuklara

Ben sularda batan bir ışık gibi

Sularda sönmek istiyorum

Denize dönmek istiyorum

Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangi­sidir?

Erken çocukluk dönemlerinde ebeveynlerin; çocuğun kişilik gelişiminde çok büyük sorumlulukları ve etkileri vardır. Hem anne hem de baba ve de evde yaşayan diğer bireylerin çocuğa onun da evin bir bireyi olduğunu çeşitli yollardan hissettirmeleri gerekir. Çocuktan gündelik yaşamla ilgili alınacak en ufak fikrin bile çocuğun kimlik ve kişilik gelişiminde çok büyük önemi vardır. Günümüzde başarılı kişi­lere bakıldığında başarılarının en önemli faktörlerinden birisinin aile desteği olduğu görül­mektedir. Fırsat verilen çocuk, kendini ifade edebilmektedir. Bu yüzden ister sanat ister spor dalı ya da herhangi dikkat çekici bir faali­yet, çocuk tarafından keşfedildiğinde aileye düşen görev bunu desteklemek olmalıdır.

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

Yalnızlığa dair ne varsa bırakmıyor peşimizi

Sahibine sadık bir gölge gibi takip ediyor

Bazen uzun oluyor, bazen kısa, bazen koyu

Bazen açık ama hep yanımızda yalnızlık

Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangi­sidir?

Çocukların çoğunun derslerinde başarısız olma sebeplerinden biri, eğitim sistemimizin merak duygusunu harekete geçirememesidir. Merak eden insan sorusunun cevabını bulmak için Çin’e bile gider, dağa bile tırmanır, kitap­lar okur, araştırır ve öğrenir. Oysa bugünkü eği­tim sistemimizde çocuğa merak duygusunu harekete geçirmeyen bilgiler veriyoruz. Türki­ye’de seksen bir il olduğunu öğretiyoruz ama “Neden Türkiye’de seksen bir il var?” diye sor­muyoruz. Çocuklarda merak duygusu uyandı­ran bu tip sorular ya da birtakım deneyler, öğrenme kanallarını açar. Çocuk yaparak, yaşa­yarak öğrendiği için öğrendiklerini unutmaz; tam öğrenme bu şekilde gerçekleşir.

Bu parçada verilmek istenen asıl mesaj aşağı­dakilerden hangisidir?