Soru 1 |
İş yerlerine yabancı adlar verilmesi, dildeki yabancılaşmanın bir boyutudur. Bu eğilim ne yazık ki gittikçe yaygınlaştı ve sokaklarımızın, caddelerimizin görüntülerini bozdu. Sokaklarımız bize tanıdık gelmiyor artık. Büyük alışveriş merkezlerinin, büyük mağazaların yabancı adlar kullanmasından sonra mahalle bakkalının, mahalle kasabının da bu akıma kapılarak iş yerine yabancı adlar vermesi de cabası. “Rainbow Kasabı, Groseri Market, Coiffeur Angle” gibi sizin de sokaklarımızda ve caddelerimizde göreceğiniz yüzlerce ad; yabancılaşmanın, kendini inkarın örnekleridir. Bir kasabın dükkanına “Rainbow” adını vermesi kadar gülünç, gülünç olduğu kadar da düşündürücü, kahredici başka bir şey yoktur.
Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakilerden hangisidir?
Yabancı işletmelerin ülkemizde günden güne artması | |
İletişimde Türkçe sözcükler yerine yabancı sözcükler kullanılması | |
İş yeri adlarında yabancı sözcük kullanımının yaygınlaşması | |
Mağazalarda yabancı markalara sıkça yer verilmesi |
Soru 2 |
İnsanın, insan sevgisiyle yoğrulmadığı toplumlarda bütün yönleriyle ilkellik hakimdir. Sanatın var olma amacı; kişinin düşüncesini, duyarlılığını geliştirmektir. Sanatsal ürünlere ilgi duymayan, hayal kurmayan, başkalarının acılarına ve dertlerine ortak olmayan bir bilim adamı, bir yargıç, bir yönetici düşünelim; ne yararı olur bunların toplumlarına, insanlığa? Sanat; hayata, insanlara ve dünyaya insanca bakmamızı sağlar. Hayatı sezme ve kavrama gücü kazandırmayı hedefler.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevaptır?
Sanatın ortaya çıkış amacı nedir? | |
İlkel toplumlarda sanat nasıldır? | |
Toplumun sanata bakışı nasıldır? | |
İnsanlar sanata neden ilgi duyar? |
Soru 3 |
Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız bir kavram olan öz güven, günümüzde hayatın her alanında kişilerden beklenen en önemli özellikler arasında yer alıyor. Çağımızın modern toplumlarında özgüveni yüksek bireyler, karşılaştığı zorluklarla baş etme becerileriyle ve başarılarıyla toplumun takdirini kazanıyor; özgüven eksikliği ise hem bireyin yaşamında ona engeller oluşturuyor hem de güvensiz davranışlar günümüz toplumunca onaylanmıyor. Sonuç olarak hangi işi yapıyorsanız yapın, başarınız için size en çok gereken duygu, şüphesiz öz güvendir.
Bu metnin anahtar sözcükleri aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
Güvensizlik, birey, hayat | |
Öz güven, başarı, takdir | |
Toplum, hayat, başarı | |
Öz güven, engel, toplum |
Soru 4 |
İnançlar, beynimizin komutanlarıdır. İster mantıklı ister mantıksız, ister faydalı ister zararlı olsun insanlar, inançlarının peşinden giderler. inançları daha ilginç kılan bir başka özellik ise insanların tekrar ettikleri düşüncelerini inanç haline getirmesidir. Yani neyi tekrar ederseniz ona inanırsınız.
Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Mantığın faydaları | |
Doğru düşünme yöntemleri | |
İnancın gücü | |
Tekrarın zararları |
Soru 5 |
Türk Dil Kurumu olarak, bu konuda daha kalıcı ve etkili bir yasal düzenleme için girişimde bulunduk. Dilin söz varlığının zenginleştirilmesi, bütün bilim dallarında öğrenim ve araştırmanın sürdürülmesi için dile terimlerin kazandırılması şarttır. Bunun yanında dildeki gereksiz yabancı ögelerin ayıklanması şarttır. Bunlar yapıldığında dilde düzelme, daha doğru bir söyleyişle gelişme ve zenginleşme yaşanır.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevaptır?
Dildeki yozlaşmanın nedenleri nelerdir? | |
Türkçenin bilim dallarına ne gibi bir etkisi vardır? | |
Ana dilde öğrenim ve araştırmanın sürdürülmesi neye bağlıdır? | |
Dilimizi koruyup zenginleştirmek için neler yapılabilir? |
Soru 6 |
Köprüler, fabrikalar, barajlar kuruyoruz durmadan. Yüksek yüksek binalar inşa ediyoruz. İlerleme adına ne varsa yapıyoruz ama ne yazık ki kitaba, kaleme alışamıyoruz. Futbolcular kadar bağrımıza basamıyoruz yazarları. Okuyan, sorgulayan, elinde kitap olan, düşünen, kütüphaneye giden insanlar olamadık.
Bu parçada yazarın yakındığı asıl durum aşağıdakilerden hangisidir?
Çarpık kentleşme ve kaçak yapılaşma | |
Okuma alışkanlığı edinmiş bir toplum olamamak | |
Yazarlara gereken önemin verilmemesi | |
Okuma yazma oranının düşük olması |
Soru 7 |
Romanlarında zengin arka planı, polisiye kurgu içinde vermekteki ustalığı ile bilinen Ahmet Ümit’in “İstanbul Hatırası” adlı kitabını sıradan bir polisiye romandan ayıran birçok özellik var. Her şeyden önce zengin kadrosu ile çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir araya getirerek içinde barındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Kitabın bir başka önemli özelliği de İstanbul hakkında son derece detaylı bilgi içermesi. Kurgunun içine yerleştirilen bu bilgiler, hem okuru daha meraklı hale getiriyor hem de tarih aracılığıyla günümüzün dışındaki öykülerin de kurguya yerleşmesine imkan tanıyor.
Metin Kaçan’ın ünlü romanı “Ağır Roman” İstanbul’un görmezden gelinen, yüz çevrilen taraflarına ayna tutuyor ve bizi İstanbul’un arka sokaklarına götürüyor. İstanbul’un bambaşka bir diliyle, rengiyle, ait kültürüyle yüz yüze getiriyor, belki de gerçekleri yüzümüze çarpıyor. Metin Kaçan “Ağır Roman” da mitolojik ve masalsı olanaklara başvurarak yeni bir evren yaratıyor. Bir kültür şehrinde yaşamalarına karşın o kültürle bağ kuramayan, sistemdeki çürümüşlüğün ürünü olan bir kesimin evrenidir bu.
Bu metinlerde anlatılan kitapların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Konularını tarihten almaları | |
Polisiye roman türünde olmaları | |
Mitoloji ve masallardan etkilenmeleri | |
İstanbul’u konu edinmeleri |