Özellikle emekten, yeniden öğrenmekten, çalış­mayı sürekli kılmaktan, kendini yetiştirmekten kaçan sanatçılarda görülen temel bir eğilim var­dır. Böyleleri, her başarıyı sadece yeteneğe bağ­lar. Yalnızca yeteneklerine güvenir, her şeyi bununla açıklar. Bir zamanki öğrendikleriyle yetinen, hanidir kitap bile okumayan, yenilikleri izlemeyen, mesleklerindeki dünya ölçeğindeki gelişmelerden habersiz yaşayıp giden nice böy­le sanatçı vardır. Oysa yetenek, gençlik gibidir. Birçok kişi yetenek için Allah vergisi der; onu her zaman sahip olabilecekleri, el altında tutabilecekleri bir şey sanırlar.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?

Tepeli pelikanların bacakları koyu gri renklidir. Ayakları perdelidir. Gagalarının alt kısmında bir kese bulunur. Bu kese sarı renktedir. Tepeli pelikanların başlarındaki tüyler yukarı doğru kalkıktır. Adlarındaki tepeli sözcüğü de bura­dan gelir. Tepeli pelikanlar, büyük gagaları sayesinde bir seferde çok sayıda balık yakala­yabilir. Yakaladıkları balıkları yavrularına götür­mek için keselerinde tutarlar. Göller, deltalar ve bataklıklar, tepeli pelikanların yaşam alanla­rıdır. Genellikle ülkemizin batı bölgelerinde daha çok görülürler.

Bu parçada tepeli pelikanlarla ilgili aşağıda­kilerden hangisine değinilmemiştir?

Narsist kişiler, başkalarının hakkını düşünme­den ve daima kendilerinin haklı olduğunu düşünerek en önde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koya­maz ve başkalarını anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketlere tahammül edemezler. Kendilerine maddi ve manevi kazanç sağlaya­bilecek plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hakim olamazlar.

Bu metne göre narsist kişilerle ilgili aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

Hepimiz içimizde bir çocuk ile doğarız. Bazen biz büyürken o içimizdeki çocuk büyümez, öyle kalır. İyi ki de öyle kalıyor. Zira büyümek uğruna bazı kurallara ezber çekmemiz “yanlış” ve “doğru” diye iki yeni kavram öğrenmemiz, içimizden gelen sesleri “günah, yasak, tabu” gibi kelepçeler ile tekrar içimize tıkmamız, büyümek için çocuk olmaktan vazgeçmemiz gerekir. Büyümek, kendine önceden biçilen kıyafete uymayı öğrenmek demektir. İyi ki içimdeki çocuğu öldürmemişim, daha doğ­rusu öldürememişim, şimdi en iyi arkadaşım o olacak! Ama maalesef onu zamanında besle­memişim ve çok güdük kalmış! Siz, siz olun eli­nizden geldiğince besleyin o çocuğu.

Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

1. Sindirebileceğiniz oranda yağ tüketmelisiniz. Ne yazık ki birçok gıdada yoğun miktarda, yağ vardır. Örneğin bir porsiyon patates kızartması günlük yağ ihtiyacımızın yarısını karşılar.

2. Proteinler hücrelerimizin önemli bir yapı maddesidir. Ancak vücudumuz protein açısın­dan oldukça zengindir. Birçok insan, ihtiyacının, iki misli protein tüketmektedir. Protein değeri yüksek olan besinlerden ölçülü tüketin.

3. Lifli ve posadan zengin besinler, sindirileme­yen ancak sağlık için faydalı olan besin madde­leridir. Bununla birlikte, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlığı olan hastalara faydası olduğu söyle­nemez. Lif açısından zengin olan sebzeleri az miktarda tüketebilirsiniz.

4. Pankreas yetersizliği durumunda, hormonla­rın düzenlenmesi de zarar gördüğünden mide çabuk boşalır. Büyük öğünler, sindirim sürecini oldukça zorlaştırır ve besinlerin değerlendiril­mesi de azalır.

Aşağıdakilerden hangisi sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgi veren numaralanmış önerilerle ilgili değildir?

“Babam ve Oğlum” 2005 yapımı bir Çağan Irmak filmi. Ege’de bir çiftlikten gazetecilik oku­mak için ayrılan Sadık’ın, yıllar sonra oğluyla beraber yeniden çiftliğe dönüşünün anlatıldığı filmin senaryosunu da yine Çağan Irmak yazdı. Film, Türkiye’de 18 Kasım’da vizyona girdi ve 3.500.000 izleyici sınırını aşan nadir filmlerden biri olma başarısını gösterdi.

Bu parçada “Babam ve Oğlum” filmiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi hakkında bilgi yok­tur?

Anne babalar çocuklarını yetiştirirken “Her şeyin en iyisi olsun.” düşüncesiyle hareket edi­yor ve çocuklarına her şeyin en iyisini, en paha­lısını alma eğiliminde olabiliyorlar. Bu anlayışla yetiştirilmiş bir çocuk da benzer bir davranış biçimini sürdürüyor. Marka bağımlılığında; ihtiyacı karşılama ve kullanma zorunluluğun­dan çok arzu duyulduğu andan itibaren o ürüne sahip olma isteği, sağlıklı düşünmenin önüne geçiyor.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?

Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Ba­tum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir eser “Nar Ağacı”. Balkan Savaşı döneminde başlayıp 1.Dünya Savaşı’na kadar uzanan bir öykü… Trabzon’da ve Tebriz’de doğup birbirle­rine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak… İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğ­lu’nun kaleminde buluştu. “Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikaye… incelikle işlenmiş karakter­leri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarı­labilecek bir yargı değildir?