Geleceği hiç düşünmemeli çünkü hemen geliyor. Ya geçmişi? Geçmişi de ancak geç­miş bir zaman olarak bellemeli. Bunu bilerek geçmişi ele almalı. Yanlışlıklardan bir şeyler çıkararak, başarılardan hız kazanarak. Ulus­lar da kişiler gibidir. Her an yeniden güç ka­zanmak olanağına sahiptirler. Yaşadığımız anın değerini anlamakla onu boşuna harca­mamakla…

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakiler­den hangisidir?

Yazarın herhangi bir konuda, görüşlerini, duygularını kendi kendine konuşuyormuş gibi içtenlikle anlattığı yazı türüdür. İnsanı ve toplumu ilgilendiren her şey denemenin ko­nusu olabilir. Yazar, bir gerçeği kanıtlamak amacıyla değil , okuyucuyu düşündürmek amacıyla yazar. Denemeyi makaleden ve eleştiriden ayıran yönü budur.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakiler­den hangisidir?

Çağımız insanı git gide rahatına düşkün ol­maya başladı. Belki her çağda böyleydi. Ama bugünkü kadar mıydı bilmem? Bunda bilimin, endüstrinin büyük payı var. Herkes birbirinin örneği olmayı hiçbir çağda bu ka­dar istemedi. Yeni dünyanın gerçekleşme­si yakın belki de. Aynı tip giyimler, aynı tip şarkılar, aynı tip aşklar. Uçaklar, radyolar, sinemalar durmadan bizi birbirimize benzet­meye çalışıyorlar. Kişiliksiz bir yaşamayı baş tacı ettik. Gönüllüyüz.

Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangi­sinden yakınmaktadır?

Çankaya, Ankara’nın güney yamaçlarına düşer. Buralar 1920-1922 yıllarında, yani Kurtuluş Savaşı yıllarında bağlık bahçelik Kavaklıdere yolundan, iğde ağaçları arasın­dan kıvrıla kıvrıla tepeye vurdun mu, iki katlı bir bağ evine varırdın. Damında ince kiremit ve akça kavakların hışırtılı gölgesi… Üst kat duvarları, ağaç direkler arasına yerleştirilmiş, kırmızı tuğla ve Ankara toprağıyla örülmüş ve Ankara toprağı ile sıvanmış. Karşıdan baktın mı, gelincik kırmızısı açmış sanırdın. Gelincik ve bağ toprağı kokardı bu evler.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakiler­den hangisidir?

Ağrı Dağı’nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl vardır, adına Küp Gölü der­ler. Göl bir harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu Gö­lün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, kırmızı, keskin bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevri­lidir. Kayalardan göle kadar daralarak inen, yumuşak, bakır rengi bir toprak, belli bir aşıntıyla yol yoldur. Bakır rengi toprağın üs­ tüne yer yer, çok taze bir yeşil çimen serpilir. Sonra gölün mavisi başlar. Bu bambaşka bir mavidir. Hiçbir suda, hiçbir mavide böyle bir mavi yoktur. Laciverdi, yumuşak, kadife bir mavidir.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakiler­den hangisidir?

İşte birdenbire karşımda soylu ve yavaş jest­lerle, zevkli seçilmiş sivil giysisi ile, açık başlı, sade bir insan. Açık sarı saçları uçakçılar gibi taranmış, bıyıkları Amerikanlarınki gibi kısa kesilmiş, ta derine işleyen ve her baktığı yeri şimşek gibi delip geçen mavi gözleriyle bu “seçkin kişi” karşımda belirmişti.

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anla­tım biçimlerinin hangisinden yararlanıl­mıştır?

Şeker hastalığı pankreastaki insülin salgıla­masının tamamen durması ya da azalması sonucu gelişen bir hastalıktır. Hastalık; metabalizma, damarlar ve sinirler olmak üzere başlıca üç sistemi etkiler. Şeker hastalığında özellikle karbonhidrat metabolizması olmak üzere yağ ve protein metabolizmaları da bo­zulmuştur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anla­tım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır?

Bazı insanlar ölümlerinin üzerinden yüzlerce yıl geçtiği halde, bıraktıkları yapıtlarla, ya­pıtlara geçen başarılarıyla hiç ölmemiş gibi aramızdalar, capcanlılar. Bunlar, insanlık ta­rihinin kalburunun üstünde kalabilen, uygarlığın, bilimin, sanatın, yönetimin gelişmesine katkıda bulunmuş seçkin insanlardır. Bunlar yazarlardır, sanatçılardır, bilim adamlarıdır, başarılı komutanlardır, devlet adamlarıdır.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakiler­den hangisidir?