Soru 1 |
Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen “Dönüşüm”, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı bir biçimde dile getirir. “Gregor Samsa’nın bir sabah kendini yatağında bir böcek olarak bulması, salt bir değişim değil fakat ‘başkalaşım’dır. O, insanlığını koruyarak bazı değişiklikler geçirmemiştir; artık farklı bir canlı türü olmuştur.” Bu açıklama, Kafka’nın eserini tanımlarken kullandığı ifadeyle de örtüşür: “Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var… Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay.”
Bu parçadan hareketle,
I. Edebiyatın felsefe bilimiyle ilişkili olduğu
II. Edebiyatın bireyin iç dünyasına ışık tuttuğu
III. Edebiyatın toplum sorunlarına çözüm ürettiği
IV. Edebiyatın düşünce akımlarını yönlendirdiği
sonuçlarından hangilerine ulaşılabilir?
Yalnız I. | |
Yalnız II. | |
Yalnız III. | |
I ve II. | |
II, III ve IV. |
Soru 2 |
Yukarıdaki paragrafta numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 3 |
Köşede rahat bir koltuk gibi
Her zaman beni bekleyen
İçime gömülüp
Işıklı bir günün orta yerinde uyumak!
Bu metinle aşağıdakilerden hangisi dilin tarihî süreç içerisindeki değişimini örneklemek amacıyla kıyaslanabilir?
Dün yine Belören’in tepelerine çıktım ve bizim çobanı aradım. O tepe senin, bu tepe benim dedim fakat bir türlü koyun sürüsünü göremedim. Sıcağın tesiri ile bir meşenin gölgesinde oturup serinlemeye çalıştım. Uzunca bir süre oturduktan sonra aşağılardan çan sesi gelmeye başladı ve ben sevindim. | |
İki üç saat önce mektup diye sana bir tomar gönderdim. Şimdi canım sıkkın sana birkaç söz çiziktiriyorum. Malum a generale gittik, iş oldu gibi yani John’un buraya gelmesi, yalnız bundan evvel birkaç kere oldu bitti gibi gözüktü, yirmi dört saat sonra, durum alabora oldu. Onun için memnun olamıyorum. İnşallah yanılmışım. Şimdi matbaadayım. | |
İstanbullı’dur. Evsâfın işitdügümüz şu’arâdandur. Bârgâh-ı mu’allânun kunbaracı bölügünden imiş. Hadd-ı zâtında ag u kara okumamış ‘âmîdür amma âteş-bâzlık san’atinde hemân bir çakım kav ve bir pâre yanar od imiş. | |
Sıkıntı zamanlarımda da, inanmayacaksınız, maviye ve mora çelme takarım. Çünkü beni ancak onlar oyalar, onlar durgunlaştırır. Gök rengine göz kırpan tirşeye de hayır demem. Samur kaşlı resimleri de gündemden hiç indirmem. Bunlar ince tüylü, çok yumuşak anılardır. | |
— Daha ölmedik Ali emmi, çocuklar ıhlamur kaynatacaklar, dedi. Hani istersen cin mısırı da patlatırız. Ali emmi: — Bizim ev değil ki bulunmasın, dedi ve birdenbire ciddileşiverdi, biz essahtan kocamışız, lafın ucunu koyverdik gitti. |
Soru 4 |
Büyük dil bilimci Şemseddin Sami’nin Kâmus-ı Türkî’si hiç şüphesiz kendinden önceki sözlüklere göre Türk sözlükçülüğünde yeni bir çığır açmış ve Türk sözlük geleneğine getirdiği çağdaş sözlükçülük ilkeleriyle kendinden sonraki Türkiye Türkçesi sözlüklerine temel olmuştur. Esad Efendi’ye ait Lehçetü’l Lügat’ın yalnız Türkçe sözcükleri kapsayıp bunların Arapça ve Farsça karşılıklarını vermesi; Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmanî’sinin Türkçe sözcükleri ayrı, Arapça - Farsça sözcükleri ayrı vermesi; Muallim Naci’nin Lügat-i Naci’sinin ve Mehmet Salahi’nin Kâmûs-ı Osmanî’sinin yalnız Arapça ve Farsça sözcükleri kapsaması Türkçe söz varlığı bakımından yeterli ve elverişli değildi. Türkçenin bütün sözcüklerini içine alan bir sözlük yazmayı ilk olarak Şemseddin Sami başarmıştır. Timurtaş’ın verdiği bilgilere göre 1899’da ortaya konup 1901’de tamamlanan bu eserde Redhause sözlüğü ile Lehçe-i Osmanî’den yararlanılmıştır. Şemseddin Sami sadece sözlüğüne aldığı Osmanlı Türkçesinde kullanılan bütün söz varlığı ile değil uyguladığı yöntemle de sözlükçülük tarihimizde bir ilktir.
Bu parçada Kâmus-ı Türkî ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
Kâmus-ı Türkî’nin günümüz sözlüklerine örnek teşkil ettiğine | |
Eserin o zamana kadar yazılmış Türkçe sözlüklerden daha kapsamlı olduğuna | |
Türkçede yer etmiş olan Arapça ve Farsça kelimelere de yer verdiğine | |
Osmanlı Türkçesinde kullanılan sözcüklere yer verdiğine | |
Dünyadaki büyük sözlükler örnek alınarak hazırlandığına |
Soru 5 |
• Herhâlde telefon rehberini a’dan z’ye ezberlememi beklemiyorsun!
• 17.30’da hareket edecek olan Ankara - İstanbul hızlı treni arıza yaptı.
• Mustafa Kemal Paşa’ya hayranlığı her geçen gün artıyordu.
• Başarılı oyuncu TRT’den gelecek dizi tekliflerine açık olduğunu söyledi.
Bu cümlelerde kesme işaretinin (’) aşağıdaki işlevlerinden hangisinin örneği yoktur?
Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için kullanılır. | |
Kişi adlarına getirilen iyelik, durum ve bildirme eklerini ayırmak için kullanılır. | |
Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için kullanılır. | |
Kişi adlarından sonra getirilen unvanlara gelen ekleri ayırmak için kullanılır. | |
Sayılara getirilen ekleri ayırmak için kullanılır. |
Soru 6 |
Elif, ilk örneklerden günümüze Türkçenin önemli sözlüklerini anlatmak için bir sunum hazırlıyor. Sunumun ilk slaytı aşağıdaki gibidir:
Buna göre Elif, hangi eseri slayttan çıkarmalıdır?
Vankulu Lügati | |
Tarama Sözlüğü | |
Lehçe-i Osmanî | |
Derleme Sözlüğü | |
Divanı Hikmet |
Soru 7 |
Bu kadar da olmaz artık! Göz var izan var. İzansız insanla bir arada olmak çok zor.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu parçada altı çizili sözcükle aynı anlama gelen bir sözcük kullanılmıştır?
Herkes ölçüyü tutturamıyor. Oysaki ölçüyü tutturmak pek çok sorunu engeller | |
Düzeni sağlamak için ne yapılması gerekiyorsa onu yapacaktık hepimiz. | |
Biliyoruz ki kardeşler arasında dengeyi kurmak anne ve babalara önemli sorumluluk yükler. | |
Bu konuyu izah edebilecek kavrama gücüne ve anlayışa sahip olduğunu söylerler. | |
Hisler insanı yanıltmaz, insana yol göstermede duyguların büyük yardımı olur. |
Soru 8 |
“Fraulein,” diye başlayan Breuer, hafifçe öksürerek kendini konuşmaya zorladı: “Erkek kardeşinizin sözünü ettiği vaka tamamen deneysel bir teknik kullanılan tek vakadır. Anna O. histerikti ve hareketlerini engelleyen bazı semptomlar taşıyordu; herhâlde kardeşiniz size sözünü etmiştir. Benim yaklaşımım, unutulmuş fiziksel travmadan kaynaklanan her bir semptomu hipnoz yardımıyla teker teker gidermekten ibaretti. Özel kaynak bulununca semptomlar da ortadan kalktı.” “Doktor Breuer, diyelim ki ümitsizlik de bir semptom; ona da aynı biçimde yaklaşamaz mıydınız?” “Ümitsizlik tıbbi bir semptom değildir Fraulein; belirsizdir, kesin değildir.”
Bu parça içerik olarak aşağıdaki bilim dalı tanımlarından hangisiyle eşleştirilebilir?
Ruh ve sinir hastalıklarıyla, kişide görülen önemli uyumsuzlukları önleme, teşhis ve tedavi etmeyle uğraşan uzmanlık dalıdır. | |
İnsan toplumlarının oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen, toplumla ilgili olayları bu yasalar ışığında ele alan bilim dalıdır. | |
İnsanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bilim dalıdır. | |
İnsanların etnik gruplara ayrılışını, bu grupların kökenini, oluşumunu, yeryüzüne yayılışını inceleyen bilim dalıdır. | |
Olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını araştıran bilim dalıdır. |
Soru 9 |
I.Bu kentin insanları, yağmura tutulma korkusu nedir bilmez, havanın açmasını beklemezlerdi ya içlerinden yalnız bir tanesi onlara benzemezdi. II. Pencereden gökyüzüne bakan bu adamın kimi kimsesi yoktu. III. Kentin iç kesimindeki koca koca yapılardan birindeydi iş yeri; oraya gider gelir, evine kimseyi çağırmazdı. IV. Kendi de eşinin dostunun evine pek gitmezdi, üst üste çağırılmadıkça. V. Kimseye kötülüğü dokunmamıştı, kimseyi kırmamıştı şimdiye dek.
Bu paragrafta numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
I. cümlede deyim kullanılmıştır. | |
II. cümlede somut anlamlı sözcük yoktur. | |
III. cümlede eş sesli sözcük kullanılmıştır. | |
IV. cümlede “çağrılmak” sözcüğü gerçek anlamda kullanılmıştır. | |
V. cümlede birden fazla sözcük gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. |
Soru 10 |
Bir millet hangi medeniyet zümresine mensupsa, onun bütün İlmî kavramlarını, felsefi görüşlerini, edebî hayallerini ve lirik duygularını ifade edecek hususi kelimelere sahip olması da lazımdır. Türkler, şimdi Avrupa medeniyetine kesin bir surette girmeye azmettiklerinden bütün Avrupai kavramları ve manaları ifade edecek yeni kelimelere muhtaçtırlar. Bu kelimelerin lisanımızda vücuda gelmesi için ne yapmalı? Bunun için en verimli çare, Avrupa dillerinde yazılmış bütün edebî şaheserleri, ilmî ve felsefi monografilerin yeni Türkçeye birinci derecedeki üslupçular vasıtasıyla, büyük bir özen ile tercüme edilmesidir.
Bu parçada dilin değişimini etkileyen unsurlardan hangisi üzerinde durulmuştur?
Siyasi ortamdaki gelişmeler | |
Kültürel değişim | |
Toplumsal hayattaki değişiklikler | |
Sanatçıların dil anlayışındaki farklılıklar | |
Coğrafya değişikliği |
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tarama Testi PDF Test
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tarama Testi konusuyla ilgili sorular bulunmaktadır. Testler; kazanım odaklı güncel sorulardan oluşmaktadır.
Test İstatistikleri (Ortalama)
Başarı Tablosu
İsim Soyisim | Doğru | Yanlış | Süre |