Soru 1 |
(I) Onların bölgesinde kışlar sert geçer, bütün otlakları kar örterdi. (II) Malinka Dağı’nın güney etekleri ise açıklıktı. (III) O yakada Goriçka, Sarıgöl kar tutmazdı. (IV) Her yıl ekim başında oralarda kiraladıkları kışlık otlaklara inerdi sürüleri. (V) Nisan ayında uzun bir kışın ardından Bogradiç’e dönerdi.
Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
I. cümlede deyim aktarması vardır. | |
II. cümlede yan anlamda kullanılan sözcük vardır. | |
III. cümlede deyime yer verilmiştir. | |
IV. cümlede birden fazla gerçek anlamlı sözcük vardır. | |
V. cümlede mecaz anlamlı sözcükler vardır. |
Soru 2 |
Serin karanlıkta uzun zaman nefesimi tuttum, bekledim. Sessizlik vardı, derin koyu bir sessizlik. Yalnız arada iki üç yağmur damlası düşüyordu, o kadar. Saçaklardan birinin altında, dizlerim karnıma çekili, pardösüme gömülmüş duruyordum. Raylar sakin, çelik şeritlerini uzatmış, yağmurdan cilalı pırıl pırıldılar. Işıklar elektrik direklerinin ucunda titrek kımıltılarla uzaklara kadar gidiyorlar. Ara sıra bir düdük sesi ve alaca bir buhar görünüp kayboluyor. Uzaklardan gelen bir koku -belki de leylak- ıslak ıslak yayılıyor. Tren istasyona gelmiştir. Yolcular, uykulu gözleriyle inerler. Hava sakin ve serindir. Bavullarıyla, çantalarıyla giderler. Yalnız oldu mu bir otel odası düşünürler. Kış günleri trenler sıcak olur, çekilmez. Baharda serinleşir, tenhalaşır.
Bir öyküden alınan bu metinde,
I. Çevre betimlemesi
II. Anlatma yöntemi
III. Gösterme yöntemi
IV. Farklı duyulara hitap eden ayrıntılar
V. Ben merkezli anlatıcı
unsurlarından hangisine yer verilmemiştir?
I. | |
II. | |
III. | |
IV. | |
V. |
Soru 3 |
TORTU
Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.
Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar yaratmaktan başka.
Bu hikâyenin teması aşağıdakilerden hangisidir?
Yoksulluk | |
Ayrılık | |
Hüzün | |
Hastalık | |
Küskünlük |
Soru 4 |
Kaportacı:
“Boşuna çaba.” dedi. “Boya, boya. Hepsi süsü için!”
İlkin şaşırdı. Onun kasa yapımındaki yorgunluğunu şuradaki serin sularla giderdiğini, içini dışını ovup yıkadığını sanmıştı. Derken ürktü. Yüzüne bakmadı onun. Direndi. Karanfillerden birini kulak ardından çekip resimli tahtanın üst başına kondurdu. Birini de henüz tomurcukta olanı, gönlünden çıkardı, alt yana kondurdu. Beriki kıs kıs gülüyordu. O, başını hiç kaldırmıyordu. Coşkusu yırtılır diye ürküyordu. “El değmiş coşkuya yama vurulmaz!” dedesinin sözüydü.
Kaportacı, bir başka gelişinde:
“İş mi bu senin yaptığın?” dedi.
“Kötü mü boyuyorum? Kuğular çirkin mi? Kuşlar ölü mü?”
Yine başını kaldırmamıştı.
Adalet Ağaoğlu’nun bir öyküsünden alınan bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Diyaloglarla karakterlerin kişilik özellikleri yansıtılmıştır. | |
İlahi (tanrısal) bakış açısı kullanılmıştır. | |
Ruh tahliline başvurulmuştur. | |
Belirgin bir zaman dilimi işlenmiştir. | |
Çatışma içeren bir bölümdür. |
Soru 5 |
Bir şey sorabilir miyim?
Zaman zaman sizin de içinizde hafiflemek, düşselliğin perdahından geçmek (fakat yine de çok ağırdan alarak geçmek), sonra yavaşça ve süzülerek dünyamıza sil baştan inmek isteği hiç uyanır mı?
Çarçabuk tarafından çekip bir yerlere gitmek (Ey kalbim yine mi, yine mi?), bir şeyleri yakıp yıkmak, uzun bir ilişkiyi birdenbire bitirivermek ister ve bunlardan birini olsun yapamazsanız bile çevrenizden ve her türlü bitişik nizam yakınlıklarınızdan bir anlığına kurtulmayı düşünür müsünüz hiç?
Bunu yapın (ama hemen yapın), susturun o delifişek kalbinizi, susturun ki aynı kalbiniz size o ürkünç sus çiçeği yerine kendi renk-ahenk çiçeğini sunsun.
Ne diyorum ben; susturun o kalbi diyorum, susturun, hemen yapın bunu, yapın ve kalbinizi kendi avuçlarınıza alın.
Başkalarından önce asıl siz ona hükmedin.
Çünkü ey kalbim, sen benim kalbimsin!
Bu küçürek hikâye için aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
İç yaşamı önemseye yönelik telkin içermektedir. | |
Sosyalleşmenin zararları vurgulanmak istenmiştir. | |
Duygusal bir kişiliğin insani zaaflara yol açacağına değinilmiştir. | |
Yalnızlığın en büyük erdem olduğu vurgulanmıştır. | |
Düş kurmanın zararlı olduğu belirtilmiştir |
Soru 6 |
Yanmış ormandan geçtim.
Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış.
Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor. Kayalar cehennem kayası.
Yanımdaki dostum, “Bilmem biliyor musun?” diyor, “Böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler…”
“Ne kadar sürer bu?” diyorum.
“Havaya bağlı.” diyor. “Ben diyeyim yirmi, sen de otuz.”
“Görür müyüz?” diyorum.
“Bizler görmesek, çocuklarımız görür.” diyor.
“Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini öğretmemiz gerekecek.” diyorum.
“Kendimize de...” diyor dostum.
Üstüne basa basa bir kez daha: Kendimize de.
Bu minimal hikâyede üzerinde durulan evrensel değer aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilebilir?
![]() | |
![]() | |
![]() | |
![]() | |
![]() |
Soru 7 |
Küçürek (minimal) öyküler, insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden biri olarak okuyucunun karşısına çıkar. Yoğun ve imgesel bir anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır küçürek öykülerde.
Bu açıklamaya göre aşağıdakilerden hangisi küçürek öyküye bir örnek sayılabilir?
Gregor odaya girmedi, onun yerine sıkıca sürgülü çift kanatlı kapıların kapalı olanına yaslandı. Bu şekilde vücudunun sadece yarısı görünüyordu, kafasıyla eğilmiş dışarıdakileri izliyordu. | |
Siz babanızın fakirliğine ne bakıyorsunuz? Gönlü zengin onun. Sabah işine gider, akşam bu işten döner. Her işin başı doğruluk. Allah doğruluktan ayırmasın. Bir tarihte herifin biri yirmi beş bin lira, evet tastamam yirmi beş bin lira sürdü önüme. | |
Sabahın ilk horozları öterken kulenin dibinden kalktılar. Bir yalım parçası ortadan koparcasına elleri birbirinden ayrıldı. Kadın hiç ayrılmak istemiyor, gün batıncaya kadar burada, böylece susarak kalmak; Ahmet’in elini tutmanın korkunç tadını sürdürmek istiyordu. | |
Karşılığını bulduğu tüm aşk yanılsamaları kolaylıkla aklından çıkarken, hiçbir karşılık bulamadığı tek aşkının ömrü boyunca aklından bir an bile çıkmadığının ayrımına vardı. Vardığında çıktı. Artık karşılık beklemiyordu. | |
Yazı türleri birbirinden faydalanmakta oldukça özgürleşmiş durumdadır. Bir yazıya kolayca öykü, deneme, fıkra, makale diyemiyoruz artık. Yazılar da bunu beklemiyor zaten. |
Soru 8 |
Geçenlerde okuduğum bir habere göre Japonya’da tek kişilik evler yapılmaya başlanmış. Bu evler gereksiz hiçbir ayrıntıyı barındırmıyor. Bir insanın sığabileceği metrekarelerde tasarlanan bu evleri düşündüğüm sırada elime aldığım bir edebiyat dergisinde Ferit Edgü’ye ait, şimdiye kadar okuduğum hikâyelere benzemeyen şu küçürek hikâyeye rastladım:
— Bu ne bu?
— Kar.
— Böyle kar hiç görmemiştim.
— Burada daha neler göreceksin.
— Neymiş göreceklerim?
— Kurt, köpek.
— Başka?
— İşin rast giderse, bir insanoğlu.
— Bu karda mı?
— Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen. Ya da o, yolunu yitirmişse. Artık bahtına…
Şaşırdım doğrusu. Demek ki hayatımın her alanında - - - - etkili olmaya başlamış.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
minimalizm | |
anonimlik | |
özgünlük | |
güvenirlik | |
sentezcilik |
Soru 9 |
Eskiden beri gelir, kahveye oturur, çayını içer, herkesle merhabalaşır, ama mutlaka yalnız oturur. Kimselerin oyununa karışmaz, sohbetine katılmaz. Mahalleli onun bu hâlini ezber ettiği için ilişmez. Gider bir köşeye çöker, gazetesini okur. Aman ne okuma. İlanlara varıncaya kadar hatmeder gazeteyi. Bulmacasını mutlaka çözer. Sabit kalemi dudaklarının arasında gezdire gezdire, bir Mısır tanrısı “Ra” hecesini bulup yerine yazana kadar... Bulmacayı bitirirse keyiflenir, bir çay daha söyler, bitiremezse suratını asıp kalkar.
Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi kullanılmıştır?
Bilinç akışı | |
Özetleme | |
Diyalog | |
İç konuşma | |
Gösterme |
Soru 10 |
Tezgâhların arasından başları önde yürüdüler. Bastıkları yere dikkat ediyorlardı. Bican’ın çenesi titremeye başlamıştı. Bazı kış gecelerinde ağıllarda kurt beklerlerdi. Babası alışsın diye onu da yanına alırdı. Küçüktü o zamanlar, daha sürülerini satmamışlardı. Dışarıda tipi inlerdi. Saatler bir türlü geçmek bilmez, gece dayanıp uzadıkça uzardı. Davarlar canavarın yaklaştığını çok önceden sezerdi. Kesik kesik, ağlar gibi sesler çıkarırlardı. O sıra Bican kurdun nefesini ense kökünde hissederdi. Babasına biraz daha sokulurdu. Şimdi yine aynı ürpertiyle sarsılıyordu.
Bu parçadaki altı çizili deyimin anlamı aşağıdakilerden hangisinde vardır?
Hasan pusuda düşmanı beklerken her an ölebileceği düşüncesiyle ürperdi. | |
Sınavı çok iyi geçtiğinden sonucunu görmek için gün sayıyordu. | |
O kadar çaresizdi ki yıllar önce tanıdığı kişiden medet umuyordu. | |
Bu işten çok para kazanacağını düşünüyordu ama beklediği gibi olmadı. | |
Nerede hata yaptığını düşündü ama işin içinden çıkamadı. |
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tarama Testi PDF Test
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tarama Testi konusuyla ilgili sorular bulunmaktadır. Testler; kazanım odaklı güncel sorulardan oluşmaktadır.
Test İstatistikleri (Ortalama)
Başarı Tablosu
İsim Soyisim | Doğru | Yanlış | Süre |