I. Türk toplumu modern bir görünüm kazanmıştır.
II. Okullarda modem eğitim verilmeye başlanmıştır.
III. Türk milleti içindeki giyim kuşam karmaşası dü­zenlenmiştir.
IV. Kıyafetlerdeki dini simgelerin kişisel ve siyasal amaçla kullanılması önlenmiştir.
Yukarıdakilerden hangileri Şapka Kanunu’nun toplumda meydana getirdiği değişiklikler arasında yer alır?

• Ülkemizde Miladi Takvim kullanılmaya başlandı.
• Ülkemizde uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı.
• Ölçüler Kanunu ile eskiden kullanılan ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi.
Verilen bilgilere bakılarak aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

30 Kasım 1925 tarihinde TBMM’de çıkarılan kanun­la, tekke ve zaviyelerle türbeler kapatıldı. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte, şeyh, derviş, mürit, dede, baba gibi unvan ve sıfatların kullanımını kaldırdı. Ayrıca falcılık, büyücülük, muskacılık gibi birtakım din dışı uygulamaların yapılmasını da yasakladı.
Verilen bilgilerden yola çıkılarak aşağıdaki yar­gılardan hangisine ulaşılamaz?

Gazi Mustafa Kemal’in Kastamonu gezisindeki ko­nuşmaları gazeteler aracılığıyla tüm yurda yayıldı. Atatürk’ün giydiği şapka, halk arasında kısa sürede benimsendi. Birçok bölgede devlet görevlileri ve halk, kendiliğinden şapka takmaya başladı. Mus­tafa Kemal Ankara’ya döndüğünde halk, kendisini şapkalarla karşıladı.
Verilen bilgilere bakılarak aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?

“Meclisin en büyük eseri olan Türk harfleri, ülke­nin genel hayatına tam anlamı ile uygulanmıştır. İlk zorluk, milletin amaca ulaşma isteği ve uygarlığa olan sevgisi sayesinde kolaylıkla yenilmiştir. Millet Mektepleri, normal öğretim dışında kadın ve erkek, yüz binlerce vatandaşın aydınlanmasına hizmet etti. Bu okulların daha fazla çaba ve istekle destek­lenmeleri gereklidir.”
Mustafa Kemal’in sözlerine bakılarak aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenemez?

30 Kasım 1925 yılında tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasının yanı sıra şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik gibi unvanlar kaldırılmış­tır. 21 Haziran 1934 Soyadı Kanunu’nun kabul edilmesinin yanı sıra ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, paşa gibi ayrıcalık ifade eden lakaplar kal­dırılmıştır.
Buna göre unvan ve lakapların kaldırılmasının amaçları arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?

Fatih Rıfkı Atay’a göre Atatürk, hür fikirli bir Türk in­kılapçı idi. Fes ve şapkanın medeniyet demek ola­madığını pek iyi bildiğine şüphe yoktu. Fakat başlık değiştirmenin din ve iman değiştirmek olduğu gibi batıl inanışlara saplanan ve mıhlanan bir kafaya, hiçbir ileri düşünce ışığı vurmayacağını da bilirdi. Asıl mesele kafanın içindeki batıl inanışları söküp atmak idi. Bu başlık değil, baş davası idi.
Buna göre Atatürk’ün aşağıdakilerden hangisi­ne karşı olmadığı söylenebilir?

“Bir millet kültür ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde eder­se etsin o zaferlerin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun verimli sonuçlar kaybolur.”
Atatürk’ün yukarıdaki sözleri arasında geçen “kültür ordusu” ile aşağıdakilerden hangisi anla­tılmıştır?

Osmanlı Devleti’nde kulaç, karış, arşın, endaze, okka, batman, kile, şinik gibi uzunluk ve ağırlık ölçü birimleri kullanılmaktaydı.Bu birimler bölgeden böl­geye farklılık göstermekteydi. Örneğin; Bursa’da bir kumaş, kulaç ile ölçülüp, Diyarbakır’daki bir esnafa gönderildiğinde burada esnaf karış ile ölçerdi her iki ölçme arasında farklılıklar yaşanırdı. Aynı durum ağırlık ölçü birimlerinde de oluyordu. Bu olumsuz­luğu gidermek amacıyla Cumhuriyet Dönemi’nde çıkarılan bir kanunla uzunluk ölçü birimleri olarak metre, santimetre, ağırlık ölçü birimleri olarak ton, kilogram ve gram bütün ülkede uygulanması kara­ra bağlandı.
Bu bilgilerden hareketle aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

“Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak zorundayız. Dilimizi mutlaka anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle pek çabuk bir zamanda mükemmel bir suretle anlaşacağız. Milletimiz, yazısıyla, ka­fasıyla batılı medeniyetin yanında olduğunu gös­terecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz.
Yukarıda Atatürk’ün Harf İnkılabı ile ilgili 1928’de İstanbul’da yaptığı konuşma verilmiştir.
Bu konuşmaya göre aşağıdaki yargılardan han­gisine ulaşılamaz?